Manuel terapiyle ilgili ilk kaynaklar M.Ö. yıllara kadar dayanmaktadır. Manuel terapinin bilinen ilk tanımını Hipokrat ortaya atmıştır. Kendisi de manuel terapi uygulamaları yapmış olup bunları çalışma olarak yazmıştır.
Manuel terapinin gelişimine bakacak olursak binlerce yıllık bir hikâyeden söz edebiliriz. Her ülke, her toplum, her medeniyet bel ağrısı ve boyun ağrısı gibi problemlerle karşılaşılmaktaydı.
Buna çözüm arama fikri bazı insanları araştırma yapmaya ve bazı teknikler geliştirmeye yönlendirdi. O dönemki bilgiler yetersiz olduğundan ilerleme oldukça yavaş ve genelde babadan oğula tecrübelerini aktararak devam etmekteydi.
Aslında sadece bizim kültürümüzde olduğunu sandığımız Kırıkçı-Çıkıkçı, Sınıkçı gibi insanlar diğer medeniyetlerde de vardı. Bu terimin İngilizcesi Bone setters, Fransızcası Bonhomme-septheures, Almancası Heilpraktiker, (Günümüzde de aynı isimle anılır) Japoncası Sekkotsu’dur.
Bu insanlar bulundukları yerde ya da şehir şehir dolaşıp bel ağrılarına boyun ağrılarına ya da omuz çıkıkları gibi problemlere çare oluyorlardı. İşte manuel terapi yönteminin ilk İçlerinde cerrahi müdahale yapanlar bile vardı. Bunun sebebi o zamanlar doktor ya da hemşire gibi eğitim almış kişilerin sadece saraylarda ya da zengin kişilerin etrafında olmasıydı.
19 yüzyılın sonlarına doğru Amerika’da bu manuel terapi teknikleri tıp camiasına girmiştir. Yani Manuel Terapi binlerce yıllık bir kültür geçmişi olan ve 100 yılın üzerinde tıp camiasınca kabul görmüş ve üzerinde binlerce araştırma yapılmış ve yeni teknikler geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Manuel terapinin kurucularından birkaçını sizlerle paylaşacağım.
Dr. Andrew Still manuel terapinin ilklerinden ve ileri gelenlerindendir.1850’lerde tıp fakültesini bitirdikten sonra doktor olarak çalışmaya başlamıştır. Üç çocuğunu da menenjit hastalığından ötürü kaybettikten sonra tıpta bir şeylerin eksik ya da yanlış olduğunu düşünmeye başlamıştır. Still o zamanki tedavinin eksik olduğunu, ilaçların zararlı olduğunu ve o zamanın muayene tekniklerinin yetersiz olduğunu düşünmüştür. O zamanlar kendisi de bir doktor olarak çalıştığından ilaçların zararlarını görmüş, ameliyatlarda hastaların öldüğü ya da sakat kaldığı durumlar yaşamıştı. Ona göre başka bir bakış açısı lazımdı ve bunun üstünde çalışmalar yapmaya başladı. İnsan vücudunu biyomekanik ve fizyolojik prensiplerini yeniden inceledi. Bunun sonucu Osteopati adını verdiği yöntemi geliştirdi. Çalışmalarının sonucunda 1892 yılında Amerika’da ilk Osteopati okulunu kurdu.
1950’lerde Kalternborn fizik tedavi bölümünü bitirdikten sonra manuel terapi alanında çalışmaya başlamış ve kendi yöntemini geliştirmiştir. İngiltere’de Mennel, Cyriax ve Stoddart ile çalışmıştır. Bu isimler o zamanın en bilinen manuel terapi uygulayıcıları arasındaydı.
1960’ların başında Stanley Paris ile tanışmasından itibaren manuel terapi ile ilgilenen Mulligan, akıl hocası Kaltenbornun dışında James Cyriax, Geoff Maitland, Robin McKenzie ve Robert Elvey’den çok değerli katkılar edinmiş ve kendi özel tekniği olan “Mobilization with Movement” MWMs’yi oluşturmuştur(1985).Daha sonra “Pain Release Phenomenon” (PRPs) tekniğini geliştirerek ağrısız hareketi açığa çıkarmıştır.
Günümüzde bu kişilerin adlarıyla anılan birçok tedavi tekniği vardır. Kalternborn, Criax, Mulligan, Maitland…- vardır.